24.12.12

17.11.12


Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu.

Cemal Süreya

14.11.12


en uzak mesafe ne afrika'dir, 
ne çin, 
ne hindistan, 
ne seyyareler 
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan. 
en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir 
birbirini anlamayan.



Can Yücel

28.9.12

6. Beyoğlu Sahaf Festivali başladı!

6. Beyoğlu Sahaf Festivali başladı!                  



Bu sene altıncı kez düzenlenen Beyoğlu Sahaf Festivali, genç yaşına rağmen şimdiden iple çekilen İstanbul etkinliklerinden biri oldu. Her sene olduğu gibi bu sonbaharda da şehrin en iyi kitapçıları Tepebaşı’nda, TRT binasının yanındaki, Pera Müzesi’nin karşısındaki boş alanda toplanarak ellerindeki değerli kitapları sahafseverler, kitap meraklıları ve hipster’lar için sergileyecek.
Bugün (25 Eylül) başlayan festival 14 Ekim’e kadar sürecek. 65 kitapçının yer alacağı alanda şimdilerde bulması zor kitapları, eski basımları, ucuz ikinci el kitapları bulmak mümkün olacak haliyle; onun dışında eski dergiler, haritalar, fotoğraflar, gravürler, filmler, kartpostallar, mektuplar ve posterler de sahaf tezgâhlarını süsleyecek.
Kültür Kenti Vakfı, Beyoğlu Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen 6. Beyoğlu Sahaf Festivali, 14 Ekim’e kadar her gün 11.00-23.00 arası açık olacak.


Yayın için buradan tıklıyoruz!
Giysi takası Pazar günü Tünel’de! buradan tıklayalım.
Fotoğraflarımın arasına bi şekilde girmiş.Sanırım yine bunu bir ara okumalıyım diye kenara attım ve unuttum gitti.En azından post olsun.Kalıcı olsun.Söz en yakın zamanda alıp okuyacağım.

ilgilenenlere;
YATAK

Belki de haklıdır. İnsana mucizevi bir kalp verip, sonra da onu milyonlarca ufak parçaya ayıran bu şey, hayat mı?
Beklemeniz söylenen hiçbir şeyin gerçekleşmemesi?
Eğer hayat buysa, yataktan çıkmaya değer mi?

"Yıllardır okuduğum en iyi roman" Guardian
"Sersemletici, yenilikçi ve gözlerinizi yaşartacak kadar güzel" Esquire


Mal Ede olağanüstü bir çocuk. Yerinde duramayan, kuralları umursamayan, merakı asla tükenmek bilmeyen özel bir ruh o. Hayatı yudumlamak değil, kana kana içmek istiyor. 

Büyüdüğünde inanılmaz biri olacağı her halinden belli. Oluyor da aslında; sadece herkesin tahmin ettiği şekilde değil: Mal yirmi beşinci yaş gününde yatağa giriyor ve bir daha hiç çıkmıyor. 

Takip eden yirmi yıllık destansı hareketsizlik Mal'i dünyanın en şişman insanına dönüştürürken, bu metamorfoza günbegün tanık olan annesi, babası, küçük erkek kardeşi ve kız arkadaşı bambaşka insanlara dönüşüyorlar. 

Anlatıcılığını Mal'in kardeşinin üstlendiği Yatak, sıra dışı bir adamın daha da sıra dışı dönüşüm hikayesi üstünden, sevmenin, kaybetmenin ve ailenin insan hayatındaki etkilerini sorguluyor.

Barındırdığı kara mizah ve sersemleten öyküsüyle Yatak, İngiltere'nin son yıllarda çıkardığı en etkileyici kalemlerden David Whitehouse'un ilk romanı.


Yazar:Davıd Whıtehouse
Çevirmen:Berrak Göçer

Sayfa Sayısı: 296
Dili: Türkçe
Yayınevi: domingo



"2010 To Hell with Prizes Ödülü"


21.9.12


gördüklerini unut...
hatıraları gizleme sende kalsınlar die ..
bırak boşver ..
özgürlük simgen olsun..
kanayan yaralara bastığın tuz..
acına acı katmak için harcadığın çaba..
hepsi yaşamdan bir iki sahne..
o kadar
hayat bir oyun...
perdeler her gece kapanır..
ve her sabah yeni bi güne açılır...
geriye ne senden ne geçmişinden bişi kalamaz
kalanlar kalmayanlara elveda derken..
hislerine bağlı açan çiçekleri gör..
bi hoşçakal için bekleyen eller..
yaşam bi oyun...
Adem'den,Havva'dan süregelen...
bizi biz yapan "bir"..
insanı insan yapan "bir"..
kökümüz kardeş..
gelişenimiz düşman..
genlerimizde sakladığımız güzellikleri
ortaya çıkarmamak için direnişimiz..
sevdiğimizi söylememek için direnişimiz...
direnişler içinde kayboluşumuz...
hala direnmek..
niye?
susmak ve söylememek...
belki de hiç..
ve hep
her zaman aynı hayatı yaşamak...
esrarengiz anlarda gözlerımızı kapatmak...
en güzel şeyi tatmaktan korkmak...
bi insanın kanının tadını bilmemesi....
korkunç şeyler...
yakınlaşmak daha da kaynaşmaktan korkmak...
sevmekten korkmak
neden?
çünkü sevmişliklerinin verdiği acı hala damağında
korkuyorsun hala tadı ağzında acının...
içtiğin bardak bardak gözyaşı bile fayda etmedi..
geçmişin gölgesinde yüzüyoruz
bazen boğuluyoruz...
bi el tutuyor , çekiyor bizi
ve sonra;
bi sebeple itiyor
daha derine....daha derinee.....!
ve bır el daha daha da derinlere gelip yukarı çekiyor seni
boğulmayasın diye...
tamam dıyorsun,çünkü o kadar derine inip seni çıkartmaya kimse cesaret edememiş
bu bırakmaz elımı derken...
üstün başın kurumadan...
daha derine! daha daha daha derine!
artık uzanan eli de tutmam diyorsun!
doğru söylüyorsun..
ölüm tek ve en iyi çare :)
bırak elleri...kendini düşün
kulaç at ılerıye
yukarıya
kıyıya yüz
unut elleri..
eller yok...
hiç bi zaman...
eller yok! el yok!
sen varsın sadece ve tek sen!!!
                                               . . .

20.5.12

Gokkusaginda var olmayan bir renk gibi.
Oyle soguk,oyle gerceklikten uzaksin.

19.5.12

Sonsuza yürek açtık. 
Susuzlara su götürmek için. 
Oradalar mı bilmek istemedik.
Var olmayanı göremeyenler için üzülmedik.
Yalnızca sevdik ama sevilmedik.

MusicPlaylistView Profile
Create a playlist at MixPod.com